Haydarpaşa Liselilerle Röportajlar serimizde konuğumuz okulumuzun 2017 yılı mezunlarından Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve uluslar arası İlişkiler Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi İlkem Bekdemir ile üniversitenin olanakları, üniversitede sosyal yaşam, kariyer planları ve Haydarpaşa Lisesi yılları üzerine Tanıtım Ekibimizce keyifli bir sohbet gerçekleştirildi.
Yağmur Zühal Tokur: Biraz kendinizden bahseder misiniz?
İlkem Bekdemir: Merhabalar. Ben İlkem Bekdemir. 1999 yılında İstanbul'da doğdum. 2013 yılında girdiğim Haydarpaşa Lisesinden unutamayacağım anılarla dolu olan 4 senenin sonunda 2017 yılında mezun oldum. Şu anda Boğaziçi Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyorum. Bu dönem itibariyle 2.sınıfı bitirmiş bulunmaktayım.
Yağmur Zühal: Lisede Haydarpaşa'ya yerleşme süreciniz nasıl oldu?
Sınava hazırlanırken Haydarpaşa Lisesi'ni kazanmayı hedefliyordum fakat sınav sonucum Haydarpaşa'nın o dönem aldığı puanın altındaydı. Tercih döneminde Haydarpaşa'yı gezip bu okula giremeyeceğimi düşündüğümdeki üzüntümü çok iyi hatırlıyorum. İlk yerleştirmeler sonucunda Maltepe Anadolu Lisesini kazanmıştım ve bir hafta o okula gitmiştim. Umutsuz bir şekilde yaptığım ikinci tercihlerde ucundan da olsa Haydarpaşa Lisesi'ne girdiğimi öğrenince çok mutlu olmuştum. Fiziki imkanları, akademik kadrosu ve öğrenci kalitesiyle beni ilk günden etkilemişti. Hiçbir zaman Haydarpaşa'yı tercih ettiğim için pişmanlık duymadım. Üniversite döneminin birçok farklı ve güzel özelliğinin yanı sıra lise benim için gerçekten ayrıydı. Okuduğum dört sene boyunca dostluklar edindim, kendimi geliştirdim, iyi kötü unutamayacağım birçok şey yaşadım. O zamanlar belki anlayamıyordum fakat şimdi geriye dönüp baktığımda güzel bir lise hayatı geçirdiğimi düşünüyorum.
Yağmur Zühal: Eşit ağırlık öğrencisi olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında alan seçme süreci benim için çok sancılıydı. Küçüklükten beri kesin olarak ben sayısal ya da eşit ağırlık öğrencisiyim diyemiyordum. Matematikte her zaman başarılı olsam da fizik ve kimya derslerini oldum olası sevmez ve yapamazdım. İleride de sayısal bir bölüm yerine daha çok sosyal bir bölüm okumak istiyordum. Sanırım bundan dolayı yavaş yavaş eşit ağırlık öğrencisi olmakta karar kıldım.
Yağmur Zühal: Sınav hazırlanma süreciniz nasıldı nerelerden destek aldınız?
Lisenin ilk iki senesi çok başarısız bir öğrenciydim. Zaten dediğim gibi okula bile sonuncu yedeklerden girdiğim için performans olarak biraz geride hissediyordum kendimi. Fakat eşit ağırlık bölümünü tercih ettikten sonra derslere olan ilgim ve derslerdeki başarım ciddi bir şekilde arttı. 11.sınıfın sonunda, daha verimli olacağını düşündüğüm için butik bir dershaneye kaydoldum ve yaz kursuna gittim. Gerçekten çalışmaya ve bir şeylerin farkına varmaya 11.sınıfın sonunda başladım. O yaz benim için çok zorlu ama bir o kadar da faydalı bir dönemdi. Sınav senesinde ise hafta içleri okul çıkışında üç gün ve hafta sonları dershaneye giderdim. Her gün en az 3-4 saat sistematik bir şekilde çalışıyordum. Günde kaç soru çözdüğümden ziyade yanlış yaptığım soruların üzerine gidiyordum. Hem okuldaki hem de dershanedeki hocalarımı bunaltana kadar soru sorardım diyebilirim. Yaz kursunun başında, şimdiki ismi AYT olan bizim dönemimizdeki YGS'de 160 soru üzerinden 60 net yaparken sınava doğru 120-130 netlere ulaşmıştım. Eşit ağırlık alanında rakiplerime fark atabilmek için YGS öncesi fene de ağırlık vermiştim. Kimya ve biyoloji sorularının nerdeyse tamamını çözerek fende iyi bir net çıkarmıştım. İlk sınavda sıralamam beklediğimden iyi gelince ikinci sınava da daha motive bir şekilde hazırlandım. Özellikle matematik ve geometriye yoğunlaşmakla birlikte programımı aynı şekilde uygulayarak LYS sonunda eşit ağırlık sıralamasında 1486. oldum.
Yağmur Zühal: Boğaziçi Üniversitesi'ni ve Uluslararası İlişkiler bölümünü tercih ederken neleri göz önünde bulundurdunuz? Tercih süreciniz nasıl geçmişti?
Öncelikle başından beri Uluslararası İlişkiler bölümünü hedefliyordum diyemem. Sınava hazırlanırken kafam çok karışıktı. Net bir bölümden ziyade asıl olarak Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanmayı ve sıralama olarak ilk bine girmeyi hedefliyordum fakat açıkçası o zamanlar bunu başaracağım konusunda pek umutlu değildim. Aynı zamanda gelecekte uluslararası bir alanda çalışmak istediğim için eşit ağırlık öğrencilerinin birinci tercihi olan hukuk bölümüne ben pek sıcak bakmıyordum. Boğaziçi'nde ise İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde okumayı çok istiyordum. Sınav sonucum geldikten sonra geçen seneki sonuç tablosuyla karşılaştırdığımda istediğim fakülteye giremeyeceğimi düşündüm. Kendi puanıma uygun bütün okulları gezdim, bütün bölümleri düşündüm. İnanılmaz karışık bir tercih listem vardı. Garanti okul olabilmesi için listeme Sabancı, Özyeğin, Koç Üniversitesi'nin tam burslu bazı bölümlerini yazmıştım. Sonuçlar açıklandığında ve Boğaziçi geldiğini görünce çok şaşırdım ve çok mutlu oldum.
Yağmur Zühal: Boğaziçi Üniversitesinde sosyal hayat nasıl günleriniz nasıl geçiyor?
Okula geldiğim ilk haftadan Boğaziçi'nin hayallerimdeki üniversite olduğunu ve bu üniversite hayatına hiçbir zaman doyamayacağımı anlamıştım. Her alanda çok yönlü bireyler yetiştiren Boğaziçi Üniversitesi; öğrenmenin yalnızca derslerle kalmadığı, sınırsız olduğu bir yer. Her ilgi alanına hitap eden inanılmaz bir kulüp yelpazesi sayesinde her öğrenciye kendisinden bir parça bulma fırsatı sunuyor. Ben hazırlıktan beri çeşitli hobi ve kariyer kulüplerinde yer aldım. Bununla birlikte, kampüste neredeyse her gün farklı etkinlikler düzenleniyor ve ders çıkışında mutlaka yapacak bir şey buluyorsunuz. Örneğin dersler bittikten sonra arkadaşlarınızla Sinebu'da film izlemeye gidebiliyorsunuz, güney kampüste deniz manzarası eşliğinde yoga yapabiliyorsunuz ya da ücretsiz bir şekilde heykel dersi alabiliyorsunuz. Yapacak etkinlik bulamadığınızda bile arkadaşlarınızla akşamüstü manzarada ya da çimlerde ettiğiniz sohbet günün yorgunluğunu alıyor. Ayrıca her düşünceden insanın özgürce yaşadığı ve farklılıklara saygı duyduğu bir ortama sahip olması Türkiye'de Boğaziçi'ni ayrıcalıklı kılıyor diyebilirim. Boğaziçi'nin sağladığı bu sosyal çevre ve imkanların bana hem akademik hem de sosyal anlamda çok şey kattığını düşünüyorum
Yağmur Zühal: Staj yaptığınız bir yer varsa bahsedebilir misiniz?
Boğaziçi'nde mühendislik bölümlerine staj zorunluluğu varken bizim gibi sosyal bilimler öğrencilerine bir zorunluluk yok. Tabii ki yine de üniversite boyunca okurken kendini geliştirmek ve iş hayatına hazırlanmak için birçok kişi özellikle 3. ve 4. sınıfta staj yapıyor. Ben iş hayatına biraz erken atılarak geçen yaz tatilimi iki farklı sektördeki şirketlerde birer ay staj yaparak değerlendirdim. Bu yaz için ise birçok şirkete başvurmuştum fakat pandemi dolayısıyla iş yerleri stajyer alımını durdurdu ya da staj programlarını dijitale taşıdı. Şimdi ise bu şirketlerden biri olan Yıldız Holding'de online olarak staj yapıyorum. İnternetten çeşitli eğitimlere katılıyoruz, holding yöneticileriyle görüşmeler düzenliyoruz ve gruplara ayrılarak vaka çalışması yapıyoruz. Ofis ortamında olduğu kadar verimli ve interaktif olmuyor fakat bu süreçte elimden geldiğince evdeki zamanımı değerlendirmeye ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Yağmur Zühal: Eğitim hayatınızı lisanstan sonra devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?
Lisans eğitimimden mezun olduktan sonra kesinlikle yüksek lisans yapmayı düşünüyorum. Açıkçası mümkün olduğunca okumak ve üniversiteden geç mezun olmak istiyorum. Yüksek lisansımı yurt dışında yapmayı planlıyorum. Aynı zamanda İngilizceye ve şu anda öğrenmekte olduğum Fransızcaya ek olarak bir dil daha öğrenmek istiyorum.
Yağmur Zühal: Kariyer planlarınız hedefleriniz neler?
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, özel sektörden kamuya akademiden diplomasiye birçok alanda kariyer olanağı sunan bir bölüm. Tam da bu yüzden tercih yaparken okumam gereken bölümün beni sınırlandırmayacak bir bölüm olmasını istemiştim. Ben şu anlık özel sektör tarafından ilerlemek isteyenlerdenim. Boğaziçi'nin sunduğu ders çeşitliliği sayesinde İşletme ve Ekonomi bölümlerinden seçmeli ders aldım ve almaya devam ediyorum. Yüksek lisansımı tamamladıktan sonra kendimi sürekli geliştirebilme imkânı verebilecek olan uluslararası bir şirkette çalışmak istiyorum.
Yağmur Zühal: Haydarpaşa Lisesinde unutamadığınız bir anınızdan ya da öğretmenlerinizden bahsedebilir misiniz?
Haydarpaşa'da unutamadığım birçok anım oldu ama aklıma ilk gelenlerden bir tanesi olarak eski hocalarımızın gitmesini söyleyebilirim. 2016 yılında getirilen MEB'in "proje okul" kararıyla, Haydarpaşa gibi köklü okullarda belirli bir süreden fazla görev yapmış öğretmenlerin tayini istenip yerlerine başka öğretmenler atandı. O dönem 10-20 yıldır okulumuzda öğretmenlik yapan birçok hocamız vardı. Bu kararın verilmesine, alıştığımız hocaların başka okula gidecek olmasına haliyle çok üzüldük. Hocaların gideceği gün, törende ve daha sonrasında öğretmenler odasının girişinde, yanlarında olduğumuzu belirtmek onları alkışlamıştık. Özellikle o dönem sınıf öğretmenimiz olan çok değerli Hasibe Bıyık hocamızın gitmesi bizi derinden üzmüştü. Sonraki öğretmenler gününde, Hasibe hocamızın tayini çıktığı okula ve o saatte dersi olduğu sınıfa gidip ona sürpriz yapmıştık. Ayrıca unutamayacağım bir diğer değerli öğretmen olan Mehmet Ali Sade hocamızı söylemeden geçemeyeceğim. Haydarpaşa Lisesi'nin özellikle son beş senedeki hem akademik hem sosyal anlamda gelişmesinde ve adını her alanda duyurmasında Mehmet Ali hocamızın rolü çok büyüktür.
Röportaj: Yağmur Zühal Tokur
Deşifre: Yağmur Zühal Tokur
Yer: Çevrimiçi
Tarih: 20.07.2020